N. Fazıl KISAKÜREK
nfk@mustafadagasan.com
ÇOCUKLAR! NE GÜN SABAH OLACAK?
03/04/2012

İki istikamet arasında yalpaladığım oluyor. Bugün bunlardan birini tereddütsüz seçtiğim halde ruhumun en mahrem vadisinde pusu kurmuş bir (aks-i dava) olarak, yine ters istikamette doğru gözlerimi kaydırdığım oluyor.

İstikametlerden biri, beni doğuran milleti bütün içtimai yükünü sivrisinek gövdeme bindirip, sokağa, meydana, orta yere atılmak ve söylenebilecek ve söyleyebileceğim her şeyi haykırmak ve her akıbete katlanmak... Sadece ertesi günü yazı yazabilmek için uyumak, aç olduğumu hatırlamamak için yemek, serseri ve (reklamcı) sanılmamak için giyinmek ve fert yaşayışı, hususi hayat adına tek saniye sahibi olmaksızın didinmek... Türk okuyucusuna zevk, Türk muharririne keyfiyet, Türk salahiyetlisine insaf gelinceye kadar didinmek...

Ya ikincisi?.. Nem varsa satıp savmak, kitaplarımı okkaya vermek, çoluğumu çocuğumu akraba ve hayr sahiplerine ısmarlamak; kitap namına yanlışsız bir (ilmihal)den, hafıza namına "Şehadet Kelimesinden "başka üzerime yük almamak; ve her hangi bir dağ başına çekilip (Con Ahmet) beyin icad edemediği (devr - idaim) makinasını, otlattığım keçinin sütünü emerek ve sütünü emdiğim keçiyi otlatarak yerine getirmek; sonra ıssız ufuklardan bir haber atlısı kollarcasına süvariler beklemek...

İkinci istikamete o kadar uzağım ki, onu bu derecede hayali ve hakiki tafsilatıyla düşünebiliyorum. Merak etmeyin; ekseriyetle yanı başında olduğumuz ihtimaller, hayal edebildiğimiz değil, hakkında hiçbir şey düşünemediklerimizdir. Ve istikametlerden birincisi, cemiyete karşı, her menfiye rağmen nikbinlik; ikincisiyse, müsbet tarafı kaç tane olusa olsun, zifiri bedbinlik...

Evet, her menfiye rağmen bugün ben böyle nikbinim! Ve arada bir düşüncelerimi tartakladığım zaman, akşam üzeri "çocuklar, acaba sabah mı oluyor? Haydi kahvaltı etsek!" deyip de son nefesini veren bir ihtiyar gibi, acıklı bir gülünçlük içinde daima nikbin kalacağımı sanıyorum.

Ve müsadenizle şimdi işi ters tarafından alayım; acıklı bir gülünçlük içinde değil, belki gülünç bir acıklılık içinde, nikbin olmakta kendimi gayet doğru (realist) hissettiğimi söyleyeyim. Benim gülünç acıklılığım, ancak gündelik hayatın miskin kadrosuna göre olabilir. Zira inanıyorum ki, bir gün bu memlekette bütün ruhundan ve maddesinden davacı bir nesil şahlanacak; ve bir akşam üzeri, üzerine hafakanlar basarak " Çocuklar ne gün sabah olacak?" diye avaz avaz haykıracaktır. Ben, bu kadar güzel nidaya, bugünden bir takım nota kağıtları hazırlamaya çalışanlarla beraberim.

Yalnız ve yalnız Türk çocuğunun, Türk gencinin, Türk ihtiyarının, Türk kızının, Türk kadınının, Türk'ün, Türklüğün ve Türk vatanının madde ve ruh hakkını müdafa eden biz, yılmak, bezmek, dönmek, susmak, şöyle dursun, tam şahlanmasının mevsimine arife günü kadar yaklaşmış bulunuyoruz.

Sabah Yakındır!

"Bu memlekette bir gün sabah olacak mı?" diye soran Tevfik Fikret ve yetiştirdiği nesillerin beyaz renkli zifiri karanlık gecesinden sonra, bu memlekette bir gün sabah olacaktır.

Yakındır!

(Necip Fazıl Kısakürek / 20 Haziran 1952)



2167 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YİNE TÜRK İRFANI - 06/03/2016
TÜRK irfanını birinci temeli, kaybetmek üzere bulunduğumuz öz kök… Osmanlı imparatorluğunun kuruluşundan Tanzimat’a ve Tanzimat sonrasına kadar gelen devre içindeki yüksek irfan verimleri…
TÜRK İRFANI - 06/03/2016
Türk irfanını köklendirmek ve temellere bağlamak için yol nedir?
DEVE - CÜCE - PİRE - DEV - 09/04/2012
Bir deve gördüm. Hörgücünde şöyle bir yazı vardı: “Şiirde manasızlık meselesi…”